Günlerdir kafamın yerinden gittiği
anlar dururken yine en ayık halimle, belki bu sefer daha derine inme günahını
içimde saklayarak oturuyorum bulutlara. Neyi gördüğümün önemini yitirmemek için
o kadar çok çabalıyorum ki, bazen ne görmek istediğimi bile unutuyorum.
Kaybolup giden şeker taneleri gibiyim.
Sıcaklığınızda yok olmak mesele değil, geri gelememek üzüyor beni. Fazla değer
dağıttığınızda içinizde bitiveren salak saçma düşüncelerin benden habersiz
cesurluğuna atıyor bazen kafam. Kontrolü bana gösterdiğiniz günden beri
böyleyim. Paylaştırdıkça ve en güzelini hediye ettikçe birilerine çalıntı izi
vermemek için var gücüyle yorulanlardanım. Sebep? İnsan asla bir soru uzaklığı kadar
yaklaşmamalı birilerine. En hazırlıklı olduğun şeyin deriye dayatmasından acı
çekecek olsak, dürüstlüğün önemi kalır mıydı? Sanki daha kıymetli şeyler varmış
hissini ne kadar çok sevdiğimizi düşünürken tatmin olduğumuzu hangi duygularla
geçiştiriyoruz merak ediyorum. Yönetim elinden alındığında bir şeyleri
kaybettiğini bilen zihninin devam etmeyi başaran alçaklığını yüzüne vursalar
tutunabilir misin? Kenara çekilip hayata çektirmeyi denemelisin! Birilerinin
sana yol verdiğini anlayarak ezdirdiklerin ve kaybettiklerinin sayısı yok
elimde. Ama miden kabarık ise cesetlere boş yer açmaya çalışma. Durdurulduğun
anda yok olmaya başlayacaksın. Bu yüzden yarısı boş bazı insanların. Bu yüzden
daha fazlası çok ya da adam gibi bir paylaştıran yok.. Yaklaştıkça kendini
kaybeden bir mekanizmanın dayanılmaz monotonluğu içine sığdırdığımız
düşüncelerimizin kaçını başkalarına parçalatmadan tatmin olabiliyoruz?
Yıkılmaya geldiğin dünyadan bir başkasını isteme yanına! Seni ayakta tutana,
kahramanına ve kusarak kutsadığın yarınlarına bulaştırma kimseyi.
Ne zaman inanmaya başlıyoruz? Hangi
evresinde kabul ediyoruz hayal kırıklığını? Cevap vermeden bu kadar cesur davrandığımızı biliyor muyuz peki?
Kendimden uzaklaşmaya çalışırken ve acaba kime hizmet ediyorum diye düşünürken,
milyonlarca ince çizginin üzerinde olduğumu
fark etmek hoşuma gitmiyor değil. Bazen aniden değişebilmeli bir şeyler..
Hep kenarlarda oturarak köşedekileri hayal eden o suskun ama aslında en iyisi olanlardan
bulmaya nereden başlayabiliriz? Fikri olan var mı? Hadi ama hepimiz biliyoruz,
içindekileri yönlendirmeyi bıraktığında bölmeye başlıyorsun karşındakileri.
Sana yetmez hiçbiri onu da biliyoruz fakat nerede sürtüyor ruhun farkında bile
değilsin. Tek bir kelimeye şifre diyerek ibadet ediyoruz. Onun yaltaklığına
güvenen milyonlarca insanın canlı olarak nitelendirildiği bir şehrin en salaş
sokağında evimiz. Aranızdan geçerken olabileceklere hizmet etmem gerekiyorsa,
canavarları özleyen bir ruha bakıcılık yapmak zevkim olarak kalsın. Bölüyorsam
aptalım fakat sen parçaladın, ben sustum..
İyi geceler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
my cracks