4 Ekim 2010

Kalp Notları: Sen ve Ben

Ne çok bakmıştım o telefona,  ne çok sıkmıştım ellerimle. Bir tek titreşim ( ben titreşimde kullanırım hep) bir tek mesaj için saatlerce beklediğimi bilirim. Yine yoğun bir haftanın bitkinliğini üstüme almış, üşümemek için hafta sonunun boş saatlerine sarılmış orta seviye motivasyonumla odama döndüm. İlk işim üstümde ne varsa ( para, telefon, saat ..) çıkarıp çekmeyeceğe koymak olur. Telefonumu çıkartıp yerine koyarken yanlışlıkla bir tuşuna bastım ve bir cevapsız arama yazısı gözüme çarptı. Onla tanıştığımdan beri bütün telefon hareketlerinin ondan geldiğini sanıyorum. Bu yüzden bankalarla ve turkcell in gönderdiği mesajlara acaip kılım. Kısacık sürede bedenime gerekli umudu yükleyerek, beynimden gelen saçmalama artık sinyalleri arasında baktım kim aradığına. Evet oydu.. Aramıştı, zihnim sabah programı sunucuları gibi aynı anda iki zıt soruyu sorarak işini sansa birakmayan çok bilmiş bir edayla yanıma yaklaşırken. Seyirciler arasından merak kendini belli etmeyi unutmadı. Aradığında dersteydim ve bu yüzden ciddi bir tripten kurtulmuştum, geriye sadece soru işaretlerimi tatmin etmek kalıyordu. Akşam konuşma sansımız olduğunda, ilk yazdığı şeyin “canım” ile başlıyor olması ve sonrasında ses tonundaki albeni, tek yöndeki bekleyişimin sabır taşlarıma işlenmiş en güzel motifi oldu.  Zira sabrın sonu selamet lafını ağzımda gevelemekten bıkmış birkaç kelimem, bir daha  aynı cümlede bulunmak istemiyor. Sonrasında harika bir konuşma geçirdik, sesini, gülüşünü kısacası onu hissetmeyi öyle çok özlemişimki, yıllarını denizde geçirmiş bir kaptanın, ufuk çizgisine işlediği hayali çiftler gibiydik.. Küçücük bir çocuk doğdu o gün, geceleri erkek, zamanın namlusunda ürkek ve sana olan aşkıyla herşeyden gerçek..
Yalnız kalmayı, kendimle başbaşa olmayı çok severim. Düşüncelere, hayallere boğarım kendimi,  eline dünyası oyuncak olarak verilmiş küçük çocuklar gibi döner dururum kendi varlığım altında. Bazen kaldırır kafamı bakarım etrafıma, çiftler görürüm, bir bedende saklanmış küçücük umutlar gibi ışık saçarak dolaşırlar. Bazen bir çay bahçesinde boğaza karşı içtiğim kahvenin sıcaklığına usulca yerleştiririm seni. Yalnızlığımın doğurduğu babasız isteklerimin kimliği belirsiz insanlarca kaçırılmasından korksamda, fidye olarak aşkımı isteyen bir kadının asiliğinde sonlandırırım hayallerimi. Çok uzun zamandır bana abilik yapan mantığım sayesinde koruduğum ilklerimi, bir babanne sandığının, işlemeli kumaşları arasından yadigar olarak çıkarmaktayım. Ruhumu teninde gezdirirken, huzur tutmuş dudaklarına ilk öpücüğü kondurma hayaliyle besliyorum kalbimi ve uzun yürüyüşlerimin adım aralıklarında ezberliyorum o melek yüzünü..
Gözlerinde kayboldukça, keşfedilmemiş satırlarda buluyorum seni. Her kelimemde borçlu olduğum sana, sayfalar dolusu aşk romanı yazmak istiyor hislerim. Yalnız yaşamımın dönüm noktasını, tutarsız centilmenliğime sığdararak,  aramızdaki sevginin önsözünü yazmak istiyor parmaklarım. Yıllara böldüğüm sayfaların rutubet kokusunda, siyah bir mürekkeb ile karalıyorum son satırlarımı;

Sen..birlikte hayat yazacağım kadın,
seni seviyorum..

5 yorum:

  1. hoşuma gitti güzel yazı...

    YanıtlaSil
  2. Hazanla blogspottan tanıştığınızı yazmışsın formspringde e onun blogunu da okuyosn heralde veonun blogunda başka adamlar var biri onu terketmiş falan sen bu ilişkilerin neresindesin sevgilim falan diyosun ama o başkalarından bahsedio:S

    YanıtlaSil
  3. o ve ben birbirimizin kalplerindeyiz.

    YanıtlaSil
  4. İkiniz.. Her zaman mutlu olun. Paria'nın blogundan okudum şimdi. Ve ne çok mutlu oldum anlatamam! Sonunda o mutlu ve sen çok iyisin. Birbirinizin kalbinden hiç ayrılmayın ve ikinizin şarkıları gerçekten çok güzel:)

    YanıtlaSil

my cracks

Hızımı alamadım

Related Posts with Thumbnails