4 Şubat 2011

İyi ki..

Duvar saatlerini severim, dünya da arkada bırakılanları daha iyi gösteren ve her birinin üstünden tekrar geçeceğini fark ettiren başka bir alet yok sanırım. Bizlerin yoğurmaya çalıştığı günlük bunalımlar arasında istikrar abidesi görüntüsüyle daha en başından psikolojik olarak yenik düştüğümüz zaman, sen kendini çukurdan çıkartana kadar bedenini de sarıp sarmalıyor. Yarısı karanlık bir odada daha geceye kucak açmamışken, satır aralarında kendi kokumu bulabiliyorum. Tesadüflere inanmayanlar için günde bir kez doğruyu söyleyen beynim, dün gecenin sınırlarında tutuyor beni. Gafil avlanmak, avcıya ait bir başarı olsa da gafil avlanabilmek, her şeyi yeniden hissetmek adına “av’a” saygı durulması gereken bir durum. O kadar eksikliğin sinirini basit bir sesin sürekliliğinden çıkarmak, duymak istediklerin arasına yerleştirdiğin suçluyla baş başa kalmak demek. Oysa ben sadece aklımı başıma getirmeye çalışıyorum. Evet hem de masumca..

Kısa süreli ziyaretlerinde şeytanla yakınlaşan beden hareketlerim olmasa, bütün gün yatağımda kalacak gücü kendimde bulabilirim. Her bir uyanış, yeniden uyuyana kadar daldığımız bir uyku olsa da, fazlasını istemediğimiz anlık hesaplaşmalarımızda, çok zorlayınca yeni bir doğuşu simgeleyebiliyoruz. Merakımız yeni sayfa açmak olmasaydı, her karalamamın üstüne bir fincan kahve alıp geçmişin filtresine takılmazdık. Neyse ki dünya her gün başa sarıyor da, içimizdeki umuda ve her gece yarım kalan uykumuza sarılıp, yeni bir başlangıç tamlamasını hayata yedirebiliyoruz tek bir istisna dışında, doğum günleri. Kapıdan içeri girdiğim de yüzüme bakmayan her ne varsa lanet okuduğunum, aslında her zaman yalnız kalmak istediğim ve gerçekte yalnız kalmaktan korktuğum, duvar saatine bakarken duvarda yok olduğum gün, doğum günü..

10' lu yaşlara veda; tasolarla başlayıp çakıl taşlarına dönen oyuncaklarım, her cümlenin içine “artık” yerleştirme ısrarım ve yaşımı ikiyle çarpıp daha çok var diyememe üzüntüm arasında kendini yok ediyor. Her zaman  en iyi izleyici olmaya çalışan, bir çok ayrıntıyla kafa karıştıran düzende vitrine konulmanın yaşı, 20' li yaşlar. Hoş geldin demekten başka çare kalmıyor..



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

my cracks

Hızımı alamadım

Related Posts with Thumbnails