19 Aralık 2010

Büyüyorum

Birkaç gün önce söylemiştin kafan güzelken nasıl olursun çok  merak ederiyorum diye.. Bu yazı kafamın en güzel yerinden kalbimin en karanlık köşesine kadar uzanıyor. Belki merakını   biraz giderir, ne dersin? Boş ver birşey deme ben kendim yazayım , zaten alkolun boşlukları doldurduğu zihnime ayık muamelesi yapmak ne kadar doğruysa sürekli atan kalbime yeter artık demek o kadar zor.. yalnış olamayacak kadar zor. Cesaretin egolu yükelişine bir kaç soru bulup kendine getirmeye çalışsam da hep aynı sokakda aynı köşebaşında gözyaşlarıyla kendini kıstırmış durumda buluyorum kendimi. Çok istedim demek ne kadar ironik bu kadar sahte canlılığın sıkıntı verdiği dünya da. Kimin neden ve ne kadar saf olduğunu ararken başkalarının hatalarına kendi ezikliğimizi sığdırmayı bir hak görüyoruz. Böyle zamanlarda bir kaç parmak olmak istiyorum yakana yapışacak, silkelemek istiyorum , miden bulansın istiyorum, kus istiyorum gerçekleri. Kana kana içtiğin sevgini ve açığa vuramadığın dengesizliğini tek bir cümle ile bugünden habersiz yoksul  gecelerime gir istiyorum. Bana hitap etmeyen şarkılar dinliyorum. Amacı bir çift tekerliği döndürebilmek olan  büyük ekrana bakmaya korkan arkadaşlar biriktiyorum çevremde, baktıkları yeri görememelerini sağladığım..
Hep ne kadar gerçeğiz diye sorardım kendime, küçükken sanki birer çizgi roman karakteri sanırdım kendimi, birinin sıkılınca bizi ortadan kaldırdığı. Sonra büyünce bu hayatta neler yalan demeye başladım. Her bakışın arkasında sığınmış bir kalp mi vardı? Ya da ağızdan çıkan her küfürün içinde birine duyduğun nefret mi? Bir ara ayrıntılara takmıştım görünmeyeni görmeye meraklıydım, sonra görünen şeyler arasında görünmez olmaya başladım. Geceleri sevmeye başladım, beni saklayabilen herşeyin arkadasında, altında ben vardım. Dünya uzaktan daha güzeldi sanki ya da ben öyle olsun istiyordum.Sonra biraz daha büyüdüm abimden  nasıl yumruk atılacağını babamdan nasıl ayakta kalınacağını öğrendim.. ve daha hecelemeyeden bir çok kelimenin arasına bir anlamım olmadan yerleştirildim. Her kullanıldığım yerde gözlerimi açıp etrafıma baktım sadece, olmak istenileni olmak bir tür başarı halüsilasyonu olsa da bu kadar çok beyine hizmet etmek delik deşik etti benim dediğim herşeyi.
Biraz daha büyüyünce yavaş yavaş adım atmaya başladım, ilk kez bencil oldum. Sonra hep kendimi düşündüm, o zamana kadar biriktirdiğim ne kadar kredi varsa hepsini sonuna kadar kullandım.  Ne zaman anlamaya başladım bencil olabilmek için bile başkalarına ihtiyacım olduğunu, işte o vakit dinlemeye başladım insanları. Başta çıkarıma hizmet etse de sonradan kişiliğime bürünen yeni bir “ben” geldi dünyaya. Küçük bir çocuk gibi en ufak bir sevgiye bile muhtaç hale geldim. Loş ışık altına bırakılmış kağıt parçaların gibi değerimi hiç bir zaman bilmeyerek yaşadım.  
Sonra biraz daha büyüdüm ve bir kızla tanıştım. Tesadüfe kurban giden iki kazazede gibi davransak da birbirimize, başından beri bildiğimiz bir gerçek vardı. O ve bendim bir şeyleri tamamlayan, hani ilk yudumu aldığınız içkinizin tadında hani süzülen göz yaşınızın bıraktığı ıslaklıkda vardır ya o boşluk. İşte tam o boşluğa denk getirmiştik birbirimizi.. İstemeden sokulduk birbirimize istesek de ayrılamadık.. Kimi zaman zehir olduk birbirmizi felç ettik kimi zaman en ufak gülüşünde kırışan tenimize aşık olduk. Kimselerin bakamayacağı gibi baktık defalarca birbirimize.. ve kimsenin acıtamayacağın daha çok kanattık yaralarımızı ..   

Derin bir nefes aldım, içerde bastırılmaya çalışan düzensizliğe inat olduğum yerden kalkmıyorum. Daha ne kadar ezilecek ki, deri altına bıraktığın acımasız kıymıkların ile, darbe yapacak muhalefetine yandaş arıyan o sözcüklerinle daha ne kadar girebileceksin içeri? Kusurlarımı buldukça her yerinde yediden boğmaya çalıştığın o küçücük havuzda beni daha ne kadar öldüreceksin? Göz yaşlarımı sahiplenip hemcinslerine benzeterek yaptığın ironide bir daha bulabilecek misin kendini?  Bu küçük dünyada  ne kadar büyük oynarsak ne kadar büyürsek büyüyelim, bir kaç yara izi, bir kaç kanat çırpışı ve bir kaç söz uzaklıktasın. Şimdi yine akışına uyamadığım hayatın dert koylarında bana bıraktığı acılara sere serpe uzanıyorum. Şisenin dibi gelse de bu gece biraz daha büyüyorum.. Ve artık ne zaman öleceğimi merak ediyorum..
dün geceki en yakın arkadaşım



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

my cracks

Hızımı alamadım

Related Posts with Thumbnails