18 Ağustos 2010

Kafa Notları: Bulanık Bunalımlar..

Klavyemin üzerine konan kelebek, sanki bana dokun der gibi duruyordu ama ona yaklaşırken hemen uçması ve ellerimi klavyenin üzerinde yalnız bırakması sanki bu yazıya başlamak için atılan ilk kurşun gibiydi. Bu aralar itilerek yaptığım onca şeyden sonra neden bir şeyler yazmayayım diye ufak bir mahkemeye hakimlik yaptı salak saçma düşüncelerim. Çok uzun zamandır parça parça yaşadığımı hissetmemiştim. Biraz zorlayınca kendi çeperini, yaşam sıvım, bana yaptığı ihanete vicdan bularak dışarıya akmaya başlıyor, zihnim bir luna parkta kendisini en çok bulandıracak oyuncağı bulup oynamaya başlıyor. Bu bazen geçmişte unutulana geri dönme gibi algılanabilir, sadece yer ve zaman farklıdır, düşünceler ve ruhun ise bıraktığın gibidir. Can sıkıntısı yapabilirsin, hafif bir depresyon başlangıcı aslında aradığın en iyi fondur yalnızlığına. Bugün iftardan sonra kapı önünde, yavaş yavaş siyaha bürünen renkler eşliğinde, hafif bir esintiye yalvarıp, gözlerini denizin önünde kapamak ve kulaklarıma biraz müzik vermek ne kadar iyi geldi anlatamam. Nerede oluşmuş bilmem ama ne kadar saflık varsa hepsini birden zihnime pompaladı. O kadar kısa sürede yaşanılan ne varsa hepsinin, trajik kalıntılar gibi bende yer edinmesi, belkide fark edemediğim sapkınlığın en büyük örneğidir. Alışkanlıklarımı bana unutturan bir şeyler var. Günlük tekrarlarımdan her gün daha az alıp ruhuma sürerek bana yediren, bu kadar soyut nasıl olabiliyorsun? bana da öğretsen ne güzel olur..

Şuan bir gitar solosunu sonsuza dek dinleyebilirim gibi geliyor. Müzik listeme küçük bir ayarla, kendimi basit bir açlıktan kurtardım. İçimden böyle derin bir ohhh sesi yükseldi ki, zamanında bedenimi yeteri kadar besleyemeyen ben, ona ufak hediyeler alıp gereksiz şımarıklarına göz yumacak kadar da yüzsüz olduğu gösterdi. Bazen yaptığım hatalara bakarken buluyor olmam kendimi galiba biraz da bu yüzsüzlükten kaynaklanıyor. Aldığınız kötülüklerin her ne kadar reçetesine bakıp, kafanızda günahını tartsanızda, kimyasında olan şeytanlıkların sizi nerede ne zaman yan etkileriyle başbaşa bırakacağını kestirebilmek çok zor. Eliniz kolunuz bağlı hissi veren ve sonrasında kalbinizi aşağılık hissiyle yakan her neyse, aradan zaman geçince canın cehenneme demek istiyor insan tüm gücüyle..

Bir yerlerde birileri, hayatta her şeyi dengelemek için deli gibi uğraştığını düşünüyorum. Hatta terazinin icat edilmesini, aynı cins iki şeyin ağır olanının daha değerli olmasını, bu bireyler tarafından uydurulduğunu aklımdan hiç çıkarmıyorum. Bu kadar yüzeysel kavram arasında dengelerin basit sabitlere dayandırılması, bunun  adeletsizliğini damarlarında taşıyan biri için çok acı verici. Acı demişken birileri ne olur içimden geçmeyip, üstümden ya da başka bir tarafımdan geçen acı icat etsin. Kıymık büyüklüğündeki acıların bile canıma kıydığı şu günlerde böyle bir istek, yalvarma boyutlarına kadar ulaştı. Son günlerde yüzüme çarpılan birbiri kopyası şeyler, bir noktadan sonra can sıkıntısı olmaktan çıkıp kendine özel parçacıklar ekliyor. Örneğin, can sıkkınlığını anladığın anda 5-10 sn duraksama, boş boş bir ekrana bakma gibi şeyler. Sanki ruhum al kendin ne halin varsa gör, ben biraz hava alacağım diyor bana. Bilemiyorum..

Yazının başında klavyemin üstüne konan kelebek, şuan ekranın üstünde yavaş yavaş dolaşarak, tüm albenisiyle beni, ellerimi çağırmakta. Bu da galiba yazının sonuna geldiğimin de bir göstergesi olsa gerek. Ne yalan söyleyeyim, kelebeğin başından beri sen olduğunu sanıyorum. Senden daha çok yazı yazmamı isteyen var mıdır? Şu anda herhangi bir şeye senle ilgili ufak bir anlam yüklemek, daha yeni başlayan geceye jilet atmak gibi.Ne kadar uzaklaşırsan o kadar benimle başbaşa kalacaksın. Bunu henüz göremesen de yakında anlayacağına eminim..

Yazının başındaki açlığımı doyurmakla kalmayıp, yine çok derinlere inerek kendince ufak bir konser verdin acılarıma. O, gitarla sevişen adam, o sesiyle beni bu dünyadan koparan adam. Şuan huzurumu bozacak her şeye bir yalan bulup kendini sevdiren adam. Daha binlerce özelliği var. Ve o sizlerle..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

my cracks

Hızımı alamadım

Related Posts with Thumbnails